Gastronomi TurizmiYiyecek & İçecek

Yemek ve Din İlişkisi

Yaratılışı gereği insan yaşamının devamlılığını sağlayabilmek için beslenmek zorundadır. Beslenme, fizyolojik bir gereklilik olmasının yanı sıra çevresel, kültürel ve simgesel faktörler çerçevesinde gelişip farklılaşarak toplumların ulusal kimliklerinin oluşmasına etki etmektedir. İnsanlar gıda elde etmek amacıyla yaşadıkları coğrafi konum şartları, iklim koşulları, kültürel ve tarihsel birikimleri ve inancın etkisiyle farklı beslenme pratikleri oluştururlar. Din, toplumların, gıda üretimi, hazırlanması ve tüketimi aşamalarında belirleyici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Size bu içerikte yemek ve din ilişkisi ile ilgili tüm konulardan bahsedeceğim.

Yemek ve Din

İnsanlık tarihi kadar eski olan din, sosyal hayatta etkili bir kurum olarak mevcudiyet gösterirken tarihsel süreç içerisinde temel etken olarak varlık gösteren bir olgu olduğu söylenebilir (Okumuş, 2003 s.52-53). Dine dair yapılan tanımlamaların hepsi dinin farklı yönünü işaret etmektedir. Dinin adı, ne olursa olsun, din hangi şekilde tarif edilirse edilsin, her zaman ve evrensel olarak ortak özellikleriyle görülmektedir (Sezen, 1990 s. 39). Hiçbir din yalnızca bireyin içsel dünyasında yaşadığı subjektif bir deneyim olarak yer almaz. Bunun aksine somut bir tavra bürünerek objektif bir hal alır. Böylece din ve toplum arasında karşılıklı bir etkileşim ve beslenmeden söz edilir (Vardi, 2012 s.26).

Din, besinleri kültürel bir biçimde kodlayarak kutsallık atfetmekte ve besinlere yüklediği çeşitli anlamlar itibariyle bireylerin yemek kültürlerini şekillendirerek kendi inanç sistemini kurmaktadır (Gürhan, 2017 s.1206-1208).  Daha açık bir ifadeyle bu belli inanışları sürdüren gruplar adına doğrudan veya dolaylı bir takım pragmatik avantajlar yer almaktadır (Beardsworth ve Keil,2011 s. 338-348). Bu şekilde besinler yenir veya yenmez olarak temalara ayrılmaktadır.

Dünya Dinleri ve Beslenme Kültürü

Tüm insanlığa mesaj getirdiğine inanılan, Dünya dinleri, evrensel olarak nitelendirilen dinlerdir. Weber’e göre dünya dinleri, dine bağlı hayat sürdüren çoğunluğu etrafında toplayan ve herkes için uygulanabilen dinlerdir. Weber, dünya dinlerini İslamiyet, Hıristiyanlık, Budizm, Konfüçyanizm, Hinduizm ve Musevilik olmak üzere altı kategoride incelemektedir. (Coşkun, s. 131, 132 ve Weber, Sosyoloji Yazıları, s. 339. akt: Vardi, 2012 s.56). Din, besinler üzerinde sınıflandırıcı, yenilebilir- helal ve yenilemez- haram ayrımı yaparak toplumların beslenme şekillerine etki ederek kültürün oluşmasına temel sağlamaktadır.

Dinin besinlerin tüketimine izin verdiği ürünler helal sayılırken yasakladığı ürünler ise haram sayılmaktadır. Genellikle et yemek, hayvanların öldürülmesi üzerine şiddet içeren bir eylem olarak görülmesinden dolayı Hinduzim, Jadizim ve Budizm gibi dinlerde yasaklanmıştır. Örneğin en dindar toplum sayılan Jainler sadece meyve tüketerek beslenirler (Anderson, 2005: 154 akt: Gürhan s. 1211).

Farklı Dinlerde Beslenme Kültürü

İlkel Dinlerde Mutfak Kültürü

İlkel Dinlerde Yemek ve Din İlişkisi

Kabile, günümüzde yaşamakta olan veya yakın zamanlara kadar yaşamış bulunan; gelişmiş bir yaşam stiline ulaşamamış, yazısız ve tabii yaşayan küçük topluluklara denilmektedir (Tümer ve Küçük, 1993 s. 47).  Dünya nüfusunun yaklaşık %5 ini bu ilkel kabileler günümüzde Avustralya, Afrika, Pasifik Okyanusu, Cava, Brezilya gibi yerlerde ikamet etmektedir (Közleme, 2012 s.59 ve Kaan, 2010 s.20). Genellikle kabilenin ismi ile beraber anılan ilkel kabilelerin kutsal kitapları ve yazılı kaynakları bulunmamaktadır.

İlkel din mensuplarına göre tabiattaki her şey bir ruha sahiptir (Günbulut, 1996 s. 36 akt: Közleme, 2012 s. 59). İlkel toplumlarda yiyecekler tanrılara sunulan adaklar simgeselliğinde kendine yer edinmiştir. Bu adaklar hayvan olabildiği gibi meyveler, içkiler ve çeşitli yiyeceklerden oluşmaktadır (Beşirli, 2010 s. 165). İlkel dinlerde yemek unsuru genellikle tabu, totem ve fetiş gibi kavramlarla nitelendirilmektedir. Bu dinlerde tabu, bir anlamda ilahi dinlerdeki haramı ifade etmektedir.

Hint Dinlerinde Beslenme Kültürü ve Din İlişkileri

Hinduizm Beslenme Kültürü ve Din İlişkisi

Hinduizm Yemek ve Din İlişkisi

Baltık kıyılarından M. Ö. 1500’lü yıllarda göç eden Arya’ ların Anadolu ve İran üzerinden Hindistan’a geçerek ülkeye hâkim olmaları sonucunda, birleşmesinden ortaya çıkmış bir dindir (Kanatlı, 2011 s.41 akt: Közleme, 2012 s.62). Hinduizm, farklı inanç ve kültürlerin bütünleşmesi neticesinde oluşmuştur. Kendinden sonra ortaya çıkan Budizm, Caynizm ve Sihizm’ e kaynaklık etmiş bir din olarak kabul edilmektedir (Kurt ve Aykıt, 2019 s. 75).

Hindular, kendi dinlerini ‘’ sanatana gharma ‘’ olarak adlandırırlar. Kutsal kitapları, ilahi bilgi anlamını taşıyan Rgveda, Samaveda, Yacurveda, Atharveda olarak dört bölüme ayrılan vedalardır. Bu kitaplardan Yacurveda kurban ile ilgili duaların sözlerin yer aldığı vedalardır. İnekler, yer, gök ve hava aleminin atası olarak kabul görmektedir. Bu nedenle daha önce de bahsedildiği üzere Hindistan’ da sığır eti tüketimi konusunda yasak yer almaktadır. (Beşirli, 2011 s.61). Genel anlamda Hinduizm’ de bireyin fiziki ve ruhi gelişimine engel olarak görülen besinler yasaklanmıştır. Kötü beslenmenin, mental sağlığı bozarak Tanrı ile birey arasındaki ilişkinin bozacağına inanılmaktadır (Günebak, 167 akt: Közleme, 2012 s. 63).

Hinduizm ve Bayram

Hinduizm beslenme kültüründe tavşan, köpek, balık, koyun, at, domuz, yılan, kuşlar, kümes hayvanları, fil, deve ve böceklerin tüketilmesi yasaktır. Bunun yanı sıra, ruhi bütünlüğe önem veren Hindular, alkollü içecek içememeleri, ruhu uyuşturan ve duyguları uyaran – kötü kokan – yiyecekleri (soğan- sarımsak) tüketilmemesi tavsiye edilmiştir (Közleme, 2012 s. 63). Vedaların emrettiği gibi dini hayat kurban etrafında toplanmaktadır. Tanrılara sunulan her şey kurban olarak kabul edilmektedir. Bu durum neticesinde yaz ve kış gün dönümlerinde kanlı kurbanlar söz konusudur. Bunun yanı sıra em büyük kurban merasimi ‘’ Soma ‘’ olarak kabul edilmektedir. Soma kurbanında keçi, inek gibi hayvanlara kanlı kurban olarak sunulur (Tümer ve Küçük, 1993 s. 94-95).

Budizm Beslenme Kültürü ve Din İlişkisi

Budizm Yemek ve Din İlişkisi

MÖ. 6. yy.’ da Hindistan’ da Hinduizm’ in Politeist anlayışına din adamlarının sahip olduğu otoriteye ve ülkede hüküm süren kast sistemine tepki olarak doğmuş protest bir dindir. Bununla beraber Siddhartha Gautama Budizm’ in kurucusu olarak kabul edilmektedir (Aydın, 2013 s. 101).  Ayrıca Budistlerin beslenme alışkanlıklarına dair prensipleri, Budistlerin uymak zorunda oldukları “Beş Emir” ilkesinin ikisinde açıklanmıştır. Bu ilkelerden biri ‘’ öldürmemek ve zarar vermemek ‘’ anlamına gelen ‘’ahimsa ‘’ ilkesine dayanmaktadır.  Budizm’de tüm canlılar birbirinin akrabasıdır ve bu hayatta hayvan olan başka bir hayatta insan olarak var olabilmektedir. Bu kapsamda inanç ışığında Budistlerin fil, at, sırtlan, leopar, köpek, yılan, aslan, kaplan, leopar ve ayı etlerinin yenilmemesi uygun görülmektedir. Beş emir ilkesinden beslenme ile ilişkili diğer ilkede ise ‘’ sarhoşluk veren içeceklerin tüketilmemesi ‘’ yer almaktadır (Beşirli,2012).

Sihizm Beslenme Kültürü ve Din İlişkisi

Sihizm Yemek ve Din İlişkisi

Hindistan’da Hindu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Guru Nanak’ın doktrinleri etrafında şekillenen bir dindir. Budizm ve Caynizm gibi kökenini Hinduizm’den almaktadır. Fakat Sih Dini, Budizm ve Caynizm’den farklı olarak sadece Hinduizm’in değil, aynı zamanda İslam’ın da bazı esaslarını kendisine öğreti kabul etmiştir. Bu açıdan Sihizm’in Hinduizm ile İslam’ı uzlaştıran bir dini yapı olduğu belirtilmektedir. alkol, uyuşturucu, sigara ve bunlara benzer zevk veren maddelerin kullanımı yasaklanmıştır (Gündüz, 2016 s. 200 akt: Kurt ve Aykıt, 2019 s. 90-91; Küçük, 1986 s. 402). 

İneğe saygı inancını diğer Hint dinlerinde olduğu gibi devam ettirirler, fakat genelde et yemekle Hindulardan ayrılırlar. Hinduların yemek sistemlerine uymayarak İslam prensiplerinde yer alan kesim şartlarını uygulayarak et tüketimi gerçekleştirirler (Küçük, 1986 s. 412). Sihlerin tam anlamıyla vejetaryen olmasına dair bir prensip bulunmamasıyla birlikte Gurdvara ismi verdikleri ibadethanelerde sadece vejetaryen besinlerin tüketilmesi zorunluluğu yer almaktadır (Topsakal, 2010 s. 107).

Şinto (Kamilerin Yolu) Beslenme Kültürü ve Din İlişkisi

Şinto Yemek ve Din İlişkisi

Şintoizm, Japonların milli dinidir. Gök Baba- Tanrı ile Yer- Ana Tanrı- diğer Tabiat tanrılarını doğurmuşlardır.  Tanrılar yaşam için önemli birer unsur olan rüzgâr, yağmur, ağaç, dağ, ırmak, kazan, kuyu gibi nesne ve doğal oluşumları bereket, sağlık gibi terimlerin şeklini alan kutsa ruhlar olarak da belirtilebilecek ‘’ kami ‘’ lerdir (Sokyo, 2004; akt: Beşirli, 2012 s. 63). 

Temizliğin büyük bir önem arz ettiği Şinto dininde arınma gibi belli ritüeller gerçekleştirilirken kişilerin hem ruhen hem de bedenen temiz olması gerekmektedir. Arınma günlerinde et tüketilmemesi gerekliliği beden temizliğine işaret etmektedir (Web1). Bunların yanı sıra Japonya’ da geyikler önemli bir yer tutmaktadır. Herhangi bir sebeple öldürülmesi yasaklanan geyikler koruma altında bulunmaktadır. Şinto geleneğinde kansız kurbanlar önemli bir yer tutmaktadır (Hearn, 2011 s. 35).

İlahi Dinlerinde Beslenme Kültürü ve Din İlişkileri

İslamiyet Beslenme Kültürü ve Din İlişkisi

İslamiyet Yemek ve Din İlişkisi

İslamiyet’in inananların beslenmesi üzerinde bulunan etkisi incelenirken dinin tüketimini yasak (haram) kıldığı besinler, tüketiminde sakınca görmediği besinler (helal) kabul edilmektedir (Beşirli,2011 s.64). Bireyin beslenme alışkanlıklarına bir düzen ve nizam getiren İslam, aynı zamanda bir ahlak konusu olarak da görülmektedir (Beşirli, 2011 s.64; Közleme, 2012 s. 73). İslam dininin yemek üzerindeki sınırlılıkları genellikle et ve alkollü içecekler üzerinde olduğunu söylenebilir (Gürkan, 2017 s. 1212). Yöresel Mutfak isimli içeriğimizi de inceleyebilirsiniz.

İslam dininin kutsal kaynağı kabul edilen Kur’an-ı Kerim’de yenilmesi yasak olan besinler sofra anlamına gelen Maide süresinde açıkça belirtilmektedir. Bunların yanı sıra tüketimi konusunda kesin bir kanıya varılmamış yiyecekler “mekruh” olarak kabul edilmektedir (Coşkun, 2012 s.74). İslam dinin de “Allah adına kurban etme’” katı kurallarla belirlenmiştir (Beşirli, 2011 s. 57-69). Ayrıca İslam dininin esasını oluşturan beş temel emirden biri olan “oruç” Ramazan ayında bir ay boyunca sabah ve akşam ezanları arasında bireyin beslenmesine kısıtlama getirilmesiyle gerçekleşmektedir (Gürhan, 2017 s. 1215).

Hristiyanlık Beslenme Kültürü ve Din İlişkisi

Hristiyanlık Yemek ve Din İlişkisi

Ortadoğu’ da ortaya çıkan, İbranice ‘’ ekmek evi ‘’ anlamına gelen Hristiyanlık ikinci tek tanrılı din olarak kabul edilmektedir. Hz. İsa’ insanları dine davet ederken ekmek metaforundan faydalanmıştır. İsa Peygamber günlük ekmek ihtiyacını imparator yerine Tanrı’ dan isteyerek mucize yaratmış ve ben yaşamın ekmeğiyim ifadesini kullanmıştır. Bu durum ışığında zeytinyağı, ekmek ve şarap Hristiyan toplumlar için kutsal üçleme durumuna gelmiştir. Tevrat geleneğinin bir ürünü olarak Hristiyanlıkta kan ve boğulmuş hayvanlar haram kabul edilmiştir. Ancak kanun koyan olarak ifade edilen dört İncil’ den biri olan Markos, haram yiyecekler konusunda farklılık kazandırılmıştır. Hz. İsa halkı toplayarak şu ifadeleri kullanmıştır:

“Beni dinleyin! İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.” Bu inanç çerçevesinde Hristiyanlıkta tüm yiyecekler Hristiyan toplumlar için helal-temiz kılınmıştır. Böylece Tevrat’ta yer alan tüm hükümler ve yasaklar bu ifade ile birlikte ortadan kaldırılmıştır (Beşirli, 2011 s.71; Erdem, 1997 s. 169 ve Közleme 2012, s. 80-81). Ayrıca yılın belli zamanlarında tutulan ve zorunlu kılınan oruçlar dışında dinde laikleşme yoluna gidildiği söylenebilir. Yani Hristiyan geleneğinde en kapsamlı kurallar oruç-perhiz ibadetlerinde kendini göstermektedir.

Hristiyanlıkta Mezhepler ve Dini Bayramlar

Hıristiyanlığın üç büyük mezhebinden olan Katolikler, günahlardan arınmak için yılbaşı ve paskalya yortusu günlerinde oruç tutmaktadırlar. Ortodoks mezhebinde Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği gün önemli bir yer tutarken o gün içerisinde gıda tüketimi kesinlikle yasaklanmıştır. Protestanlık’ta ise oruç yalnızca yılbaşı günü kısmi bir açlık ile zorunluluk ibaresi bulunmayan bir ibadettir. Tüm mezheplerde kabul gören Paskalya öncesinde gerçekleştirilen büyük perhiz döneminde kara hayvanlarının etinin yasaklanması Hristiyan dünyasında balık kültürünün doğmasına sebep olmuştur (Boudan, 2006 s. 292). Ayrıca şarabın tüm Hristiyan mezheplerinde taşıdığı önem sebebiyle bu dinin hakim olduğu coğrafyalarda bağcılığın gelişmesi ile beraber şarap çeşitlerinde de önemli bir artış gözlemlenmiştir (Beşirli, 2011 s.77).

Yahudilik Beslenme Kültürü ve Din İlişkisi

Yahudilik Yemek ve Din İlişkisi

İlahi dinlerden tarihsel olarak en eskisi; Yahudi ırkından olmayanların mühtedi sayılmaması sebebiyle de mensubu ve etkisi altında olan bireyleri en az olan dindir. Milli bir özellik taşıması Yahudilik dininin diğer ilahi dinlerden olan İslamiyet ve Hristiyanlığa göre farklı bir kimlik oluşturmasına sebep olmuştur. Yahudilik yaşam biçiminde sofra ve beslenme esasları yaşam şekillerinin oluşmasında önemli bir yer tutmaktadır. Yani insanların doğru ve iyi şekilde beslenmesi, bundan mütevellit sağlıklı olması, kendini dinin gereklerine adaması Yahudilik’ in en doğru yolu ve temel koşulu sayılmaktadır.

Yahudilik’ te beslenmeye dair yasa ve kurallar Tevrat’ın Levililer ve Tesniye isimli kitaplarında ayrıntılarıyla belirtilmiştir. Yahudi geleneğinde yiyecek ve içeceklere ilişkin yasa ve kurallara “kaşerut” yasaları denmektedir. Tüketilmeye uygun nitelikteki besin ürünlerine de “kaşer” ya da “koşer” gıdalar adı verilmektedir. Koşer’ in kelime anlamı Yahudilik’ te uygun görülen gıdaların tüketilmesi şeklinde yapılmaktadır. (Werblowsky ve Wîgôder, 2010 s. 393).

Tevrat’taki Emirler ve Dini Bayram

Tevrat’ ta ki emir ve yasakların sayısı 613’tür. Bunlardan bir yılın günleri (veya insan vücudundaki kasların) sayısına eşit olduğu bilinen 365’inin yasaklar (haramlar); insan vücudundaki kemiklerin sayısına eşit olan 248’inin de emirler (helaller) ile ilgili olduğuna inanılmaktadır. Bunlar içerisinde koşer yasalarıyla ilgili olanların sayısının ise 27 olduğu bilinmektedir. Tevrat’ ta geçen yasaklar domuz, kan, leş yememe veya et ve sütün birlikte tüketilmemesi, koşer bir hayvanın belirlenen şartlara göre kesilmemesi şeklinde görülmektedir. Bunların dışında Tevrat’ ta yenilmesi yasaklanan gıdalar şu genellemeler ile yer almaktadır:

  • Tırnağı yarık olmayan ve geviş getirmeyen dört ayaklı hayvanların et ve sütlerinin tüketimi yasaktır.
  • Pulları ve yüzgeçleri olmayan balıkların tüketimi yasaktır.
  • Tevrat’ta adları geçen 24 kuş türünün eti ve yumurtası yasaktır.
  • Dört ayaklı ve kanatlı olup ayaklarını sıçramak için kullanan bazı böcekler dışında bütün böcek ve sürüngenlerin tüketimi yasaktır.
  • Et ürünlerinin süt ile pişirilmesi ve tüketilmesi yasaktır.
  • Leş’ lerin; kurallara uygun olarak kesilmeyen hayvan etleri ve kurallara uygun olarak kesilen, ancak sonradan bir kusur ve hastalığı ortaya çıkan hayvanların tüketimi yasaktır.
  • Yabancılar tarafından üretilmiş veya putlara sunulmak üzere hazırlanmış şarap yasaktır (Tekvin, akt: Kurt, 2010 s. 110).

Yahudilik geleneğinde dinsel yılbaşı olarak kutlanan, zengin et yemeklerini içeren Roş Aşana sofrası bulunmaktadır. Yemek ekmek ve şarap eşliğinde “Kiduş” duası ile birlikte yapılmaktadır. Sizin için hazırladığım “Yemek ve Din İlişkisi” isimli içeriği burada sonlandırıyorum. Görüş ve sorularınızı yorum kısmından iletebilirsiniz.

Yazar: Ebrar PARMAKSIZOĞLU

Kaynakça

Aydın, M. (2013) Ana hatlarıyla Dinler Tarihi: Tarih, İnanç ve İbadet. Ensar Neşriyat.

Beardsworth, A. & Keil, T. (2011). Yemek Sosyolojisi: Yemek ve Toplum Çalışmasına Bir Davet. Phoenix Yayınları: Ankara.

Beşirli, H. (2010).  “Yemek, Kültür ve Verimlilik”, İçinde: Milli Folklar. Ankara: Sayı 87, s. 165.

Beşirli, H. (2010).  “Yemek, Kültür ve Verimlilik”, İçinde: Milli Folklar. Ankara: Sayı 87, s. 165.

Beşirli, H. (2012). Yemek Sosyolojisi: Yiyeceklere ve Mutfağa Sosyolojik Bakış. Phoenix Yayınları: Ankara.

Boudan. (2006). Christian, Mutfak Savaşı. Çev: Yaşar Avunç, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.

Coşkun, A. (2008). “Dinin Sosyal Gerçekliği, Dünyevileşme, İslam ve Türkiye”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı:19, İstanbul.

Gürhan, N. (2017). Yemek ve Din: Yemeğin Dini Simgesel Anlamları Üzerine Bir İnceleme. Itobiad: Journal of the Human & Social Science Researches, 6(2).

Kaan, E. (2010). Geçmişten Günümüze Dinler ve Mezhepler. İstanbul: Rağbet Yayınları.

Közleme, Olgun (2012) “Türk Mutfak Kültürü ve Din”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Kurt. A.O. & Aykıt, D.A.  (2019). Dinler Tarihi. Millî Eğitim Bakanlığı.

Kurt. A.O. & Aykıt, D.A.  (2019). Dinler Tarihi. Millî Eğitim Bakanlığı.

Küçük, A. (1986). Sihizm.

Okumuş, E. (2003). Toplumsal Değişme ve Din. İnsan Yayınları, İstanbul.

Sezen, Y. (1990). Sosyolojide ve din sosyolojisinde temel bilgiler ve tartışmalar. Marmara Üniversitesi.

Topsakal, İ. (2010). Dinler Tarihi. İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, İstanbul.

Tümer, G. & Küçük, A. (1993). Dinler Tarihi. Ankara: Ocak Yayınları.

Vardi, R. (2012). İnternet ve İslam: Din sosyolojisi açısından dini siteler üzerine bir araştırma.

Werblowsky, R. J. & Wîgôder, Ǧ. (2010). The oxford dictionary of the Jewish religion. Oxford University Press.

Elektronik Kaynaklar

Web1:https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/M%C3%A2ide-suresi/672/3-ayet-tefsiri Erişim Tarihi: 01.10.2021

Foto1: https://mozartcultures.com/son-aksam-yemeginin-detaylari/ Erişim Tarihi: 03.10.2021

Foto2:https://www.dunyadinleri.com/dunya-dinleri/asyali-kabilele-dinleri/oku_semai-kabilesinde-toplumsal-yapi-ve-din Erişim Tarihi: 03.10.2021

Foto3:http://www.radikal.com.tr/yazarlar/tuba-satana/ramazan-sofralari-1382824/ Erişim Tarihi: 03.10.2021

Foto4:https://nereye.com.tr/bizans-ortodoks-kilisesinde-liturji-ve-liturjik-eserler/ Erişim Tarihi: 03.10.2021

Foto5:https://www.yunanistantatili.com/yunanistan/yunan-bayramlari/paskalya-bayrami-2021-ne-zaman-paskalya-nasil-kutlanir/87 Erişim Tarihi: 03.10.2021

Foto6:https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/dunya-dinleri/yahudi-bayramlari/oku_pesah-ozgurluk-hamursuz-fisih-bayrami Erişim Tarihi: 03.10.2021

Ebrar Parmaksızoğlu

2018 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Sosyal Hizmetler bölümünden mezun oldu. 2018 Eylül- Şubat Budapeşte’ de bulunan Edutus Egyetem’de İngilizce Erasmus programına katıldı. 2019 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi, Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünden mezun oldu. Mezuniyetinden sonra çeşitli yiyecek ve içecek işletmelerinde çalıştı. Adapazarı ev Erenler Halk Eğitimi Merkezleri'nde uygulamalı pastacılık ve aşçılık eğitimleri verdi. Şubat 2020’ de Sakarya Uygulamaları Bilimler Üniversitesi, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı tezli yüksek lisans programına başladı. 2022 Şubat tarihinden itibaren Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü'nde Araştırma Görevlisi olarak çalışmakta.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
error: Bu İçerik Kopyalanamaz!